Kıyamet Ve Alametleri

Ebu'z-Zübeyr, Hz. Câbir radıyallahu anh'tan naklediyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Bugün doğmuş (canlı olan) hiçbir nefis yoktur ki, yüz sene sonra ölmemiş olsun." (Râvi der ki:) "Bununla ömrün kısalması kastedilmiştir." Müslim, Fezailu's-sahâbe 218, (2538); Tirmizi, Fiten 64, (2251).

Esmaü'l Hüsna

Allah الله Kendisinden başka ilah olmayan "O" ilah. El-İlah'dan türemiştir.Diğer isimleri kapsar.

Namaz Ve Abdest

Namaz Müminlerin Miracıdır. - Secde hâli kulun ALLAH`a en yakın olduğu hâldir - Abdest insanın abdest organlarındaki kirleri temizlediği gibi günah kirlerinden de temizler

Dualar

Kim, Müslüman Kardeşinin Arkasından Dûa Ederse, Melekler, Dûa Eden Kişi İçin De Âmin! Aynısı Sana Da Olsun! Derler…

Hadis-i Şerifler

Ebu Sa'îd İbnu Mâlik İbni Sinân el-Hudrî (radıyallahu anh) hazretleri demiştir ki: "Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular: "Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır." Ebu Sa'îd der ki: "Kim (bu ihbarın ifade ettiği hakikatten) şüpheye düşerse şu ayeti okusun: "Allah şüphesiz zerre kadar haksızlık yapmaz..." (Nisa, 40). Tirmizî Sıfatu Cehennem 10, (2601). Tirmizî hadis için "sahihtir" demiştir.

7 Eyl 2010

Bazen Bitmek

Bazen Bitmek Bilmeyen Dertler Yağmur Olur Üstüne Yağar; Ama Rengarenk Gökkuşağı da Yağmurdan Sonra Çıkar. .

Aşkın Aldı Benden Beni

Aşkın aldı benden beni
Bana seni gerek seni
Ben yanarım dün ü günü
Bana seni gerek seni

Ne varlığa sevinirim
Ne yokluğa yerinirim
Aşkın ile avunurum
Bana seni gerek seni

Dini Resimler

Sıkıntı Anında Okunacak Dua

Dua"La ilahe illallahül azimül Halim.La ilahe illallahü Rabbül arşil azim.La ilahe illallahü Rabbüs semavati ve Rabbül ardı ve Rabbül arşil kerim."

Anlamı:Allah'tan başka hiç bir ilah yoktur.Ancak azim,halim olan Allah vardır.Allahtan başka ilah yoktur.Yalnız arş-ı azam sahini Allah vardır.Allah'dan başka hiçbir ibadet edilecek mabud yoktur.Ancak göklerin ve yerin sahibi,arş-ı kerimin maliki ve herşeyin Halıkı olan bir Allahü müşşan vardır."

6 Eyl 2010

Muhammed Celaleddin-i Rumi Babasının ölümünden sonraki dönem

Babasının vasiyeti, sultanın buyruğu ve Bahaeddin'in müritlerinin ısrarlı ricaları sonucu Celaleddin babasının yerine geçti. Bir yıl süreyle dersleri, vaazları ve fetvaları o verdi. Sonra, babasının öğrencilerinden Tirmizli Seyhit Burhaneddin Muhakkik ile buluştu. Tirmizli olduğu için Tirmizi diye anılan Burhaneddin, Konya'daki bu buluşmada genç Celaleddin'i o çağda geçerli olan bütün İslam bilim dallarından sınava soktu. ve gösterdiği başarıdan sonra "bilgide eşin yok; gerçekten seçkin bir ersin. Ne var ki, baban hal ehli (gönül ve ruh adamı) idi; sen kal ehlisin (söz adamı). Kal'i bırak, onun gibi hal sahibi ol. Buna çalış, ancak o zaman onun gerçek

Muhammed Celaleddin-i Rumi Babasının ölümüne kadar olan dönem

Harzemşah hükümdarları Bahaeddin Veled'in halk üzerindeki etkisinden her zaman tedirgin olmuştu; çünkü o, insanlara son derece iyi davranır, ayrıca onlara her zaman anlayabilecekleri yorumlar getirir, derslerinde kesinlikle felsefe tartışmalarına girmezdi. Söylenceler, Bahaeddin Veled ile Harzemşah hükümdarı Alaeddin Muhammed Tökiş (ya da Tekiş) arasında geçen bir olaydan söz eder: Bahaeddin Veled bir gün dersinde, felsefeye ve felsefecilere şiddetle çatmış, onları İslam dininde var olmayan şeylere (bid'at) uğraşmakla suçlamıştı. Ünlü İslam felsefecisi Fahrettin Razi buna çok kızdı ve onu Muhammed Tökiş'e şikayet etti. Hükümdar, Razi'yi

Mevlana'dan Tüm İnsanlığa Nasihat

Gel, gel, ne olursan ol yine gel,
İster kafir, ister mecusi,
İster puta tapan ol yine gel, ,
Bizim dergahımız, ümitsizlik dergahı değildir,
Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel...
Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,
Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...
Beri gel, beri ! Daha da beri ! Niceye şu yol vuruculuk ?
Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...

Muhammed Celaleddin-i Rumi

(Farsça:مولانا جلال الدین محمد رومی Mevlānā Celāl-ed-Dīn Muhammed Rūmī; 30 Eylül 1207de doğmuştur. 17 Aralık 1273te ölmüştür.), İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış bir şair, düşünce adamı ve Mevlevi yolunun öncüsüdür. Prenses Gürcü Hatunla yakın dosttur. Hatta Mevlana portresini ve Mevlana Türbesini ilk Gürcü Hatun yaptırmıştır. Bu sayede Bilinen tek bir Mevlana portresi ve yaygınlaşan Mevlana türbeleri bu şekilde ortaya çıkmıştır.

Teyemmüm

AbdestKast etmek, yönelmek manasına gelen teyemmüm, şeriat dilinde su bulunmadığı veya bulunsa da kullanma gücü olmadığı zaman, temiz toprak cinsinden bir şeyle hadesi (abdest almak veya gusl gerektiren hal) gidermek amacıyla yapılan hareketleri dile getirir.
TEYEMMÜMÜ GEREKTİREN HALLER
1- Su, temizlenecek kimsenin bulunduğu yerden en az dört bin adım, yani üç kilometre uzakta bulunursa,
2- Suyun kullanılması durumunda hastalanma, hastalığın artması veya uzaması gibi tehlike mevcutsa,

Cuma Namazı

NamazCuma namazı, dördü ilk sünnet, ikisi farz ve dördü de son sünnet olmak üzere on rek'attır.Cuma günleri öğle vaktinde kılınır ve o günün öğle namazının yerine geçer. Cuma namazının farzı cemaatle kılınır. Tek başına kılınmaz.

Cuma Namazı Kimlere Farzdır
Cuma namazının bir kimseye farz olması için, müslüman, akıllı ve erginlik çağına gelmiş olmaktan başka altı şartın daha bulunması gerekir.

Namazların Cemaatle Kılınma Şekli

NamazNamazı cemaatle kılanlar şu şekilde hareket ederler:
1) Cemaatten her biri imama uymaya niyet eder, mesela; "Niyet ettim bugünkü sabah namazının farzını edaya, uydum şu imama" diye niyette bulunur. Sonra imam ellerini kaldırır ve açıktan "Allahu ekber" diyerek namaza başlar. Cemaat de ellerini kaldırarak gizlice "Allahu ekber" deyip imam ile birlikte namaza başlarlar, imam ve cemaat "Sübhaneke..."yi gizlice okurlar, sonra cemaat susar, imam gizlice "Eüzü" ve "Besmele" okur, kıraatte bulunarak namazı şu şekilde kıldırır:
Sabah namazı ile akşam ve yatsı namazlarının ilk ikişer rekatlarında ve vitir

Bayram Namazları

NamazMüslümanların yılda iki dinî bayramı vardır:
1) Ramazan Bayramı.
2) Kurban Bayramı
Cuma namazı farz olan kimselere, bayram namazlarını kılmak vacibdir. Bayram namazı iki rek'attır. Cemaatla kılınır. Bayram namazlarında ezan okumak, ikamet getirmek yoktur. Bayram hutbesi sünnettir ve namazdan sonra okunur. Cuma hutbesi ise farzdır namazdan önce okunur.
Diğer namazlardan farklı olarak bayram namazlarının birinci rek'atında üç, ikinci rek'atında da üç kere olmak üzere fazladan altı tekbir alınır. Bunlara "Zevaid tekbirleri" denir.

Cenaze Namazı

NamazCenaze namazı, vefat eden din kardeşlerimiz hakkında dua olmak üzere bir farz-ı kifayedir. Cenaze namazının kılınması için araran şartlar şunlardır:
1- Ölenin müslüman olması. Müslüman olduğu bilinmeyen, bu hususta hali gizli olan kimsenin cenaze namazı kılınmaz. Ölenin müslüman olduğuna şahid ve delil lazımdır. Bu delil de onun hayatta iken İslam'a tabi olduğu ve İslam'ın icaplarını yerine getirdiği başkaları tarafından görülen, bilinen kişi olmasıdır. Binaenaleyh biz cenaze namazını kılacağımız kimseyi ibadet ederken saflarımız arasında görmeliyiz.
2- Ölünün yıkanarak temiz kefene sarılmış olması
3- Ölünün, imam ve cemaatın önünde olması
4- Ölünün tamamının veya bedeninin çoğununun, mevcut olması. Eğer bedeninin çoğu gitmiş veya başsız olarak yarısı varsa namazı kılınmaz, yıkanmaz. Bir beze sarılarak gömülür.

5 Eyl 2010

Kumeyl Duası

DuaAllah'ım! senin her şeyi kaplayan rahmetin hakkına; kendisiyle her şeye üstün geldiğin, karşısında her şeyin boyun eğdiği gücün hakkına; her şeye galip geldiğin ceberutun hakkına; önünde hiç bir şeyin duramadığı izzetin hakkına; her şeyi dolduran azametin hakkına; her şeye üstün gelen saltanatın hakkına; her şeyin fani olmasından sonra baki kalacak vechin hakkına; her şeyin temellerini dolduran isimlerin hakkına; her şeyi ihata eden ilmin hakkına ve her şeyi aydınlatan cemalinin nuru hakkına senden niyaz ederim.

Abdest ve Namaz

AbdestYüce Mevlâmız, bizleri her an sonsuz ihsânlarla rızıklandırıyor. Farkında olduğumuz ve olmadığımız binbir türlü sırla dolu olan mûcizevî hediyeler ihsân ediyor. Ve biz, âciz kulları, O'nun lutuf ve ihsânlarını, ikrâm ve in'amlarını saymaktan bile âciziz.
İşte, sizlerle paylaşmak istediğim mevzu da, Rabbimizin en büyük lutuf ve ikrâmlarından biri olan abdest, gusül ve namazdır. Yüce Rabbimiz, bu emirleriyle kullarına meşakkatten çok rahatlık, sıkıntıdan çok sağlık murâd etmiştir. Çünkü O, sonsuz merhamet ve lutuf sahibidir.

Abdest

AbdestAbdest, belli organları usulüne uygun olarak yıkamak ve meshetmek suretiyle yapılan bir temizliktir.
Abdest her şeyden önce her türlü pislik ve kirlilikten kurtulmak, yani maddî ve manevî bütün pislik ve mikroplardan uzak kalmak için İslam'ın emrettiği önemli bir ibadettir. Mikrobun en kolay ürediği yer ağızdır. Ağızdan başlayarak el, yüz ve ayakların günde beş defa temizlenmesi İslam'ın temizliğe verdiği önemi gösterir. Böylelikle İslam yüzyıllar önce temizliğin üzerinde durup insanoğlunu maddî-manevî her türlü pislik ve mikroptan korumayı hedeflemiştir. Bunun yanında abdest alan bir insan, kendini

Namaz Nasıl Kılınır

NamazBilindiği gibi namazlar farz, vacib, sünnet ve müstahab kısımlarına ayrılmakta ve ikişer, üçer, dörder rekatlı bulunmaktadır. Bu namazlar daha önce yazdığımız üzere farzlarına, vaciblerine, sünnetlerine ve adabına riayet edilerek şöyle kılınır:

1) Sabah Namazı
Sabah namazının iki rekat sünnetini kılmak için: "Niyet ettim bugünkü sabah namazının sünnetini kılmaya", diye niyet edilir. Hemen eller yukarıya kaldırılıp "Allahu Ekber" diye tekbir alınır. Ondan sonra eller bağlanır ve "Sübhaneke allahümme ve bihamdike ve tebarekesmüke ve tealâ ceddüke ve la ilahe gayrük" okunur.

Gusül - Boy Abdesti

Abdest
Gusül, tepeden tırnağa kadar vücudun her tarafını hiçbir yer kuru kalmayacak şekilde yıkamaktır. Erginlik çağına gelmiş her müslüman erkeğin ve kadının şu durumlarda boy abdesti alması gerekir.
1- Cünüplük; yani cinsi münasebet, ihtilam ve ne şekilde olursa olsun meninin (sperm) şehvetle vücut dışına çıkması.
2- Hayız (kadının adet görmesi) ve nifas (lohusalık) hallerinin sona ermesi.
Bu hallerde gusletmek farzdır. Bazı durumlarda da gusletmek, sünnet veya müstehabdır. Mesela; Hac ve Umre yapmak maksadıyla Mekke ve Medine'ye girmeden önce, hac mevsiminde Mina ve Müzdelife'de bulunmadan önce; yağmur duasından önce; herhangi bir hayırlı iş için müslümanlarla bir araya gelmeden ve mübarek gecelerde gusletmek sünnet ve müstehabdır.

Abdestin Fazileti

AbdestAbdest, belirli organları usulüne uygun olarak yıkamak ve meshetmek suretiyle yapılan temizliktir. Abdest almanın fazileti ve manevî faydaları hakkında sevgili Peygamberimiz şöyle buyurmuştur:
"Bir müslüman abdest alırken ellerini yıkayınca elleri ile yaptığı günahlan bağışlanır, yüzünü yıkayınca gözleri ile işlediği günahları, başını meshedince kulakları ile dinleyerek işlediği günahları, ayaklarını yıkayınca da ayakları ile yürüyerek işlediği günahlan bağışlanır." (Et-Terğib ve't-Terhib, c. 1,s. 155.)
"Sizden biri eksiksiz olarak abdest alır, sonra da: "Eşhedü enlâ ilahe illellahû vahdehü lâşerike leh, ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûlüh" derse, cennetin sekiz kapısı ona açılır, dilediğinden girer." (A.g.e.,c. 1, s. 171.)
Abdestin sağlığımız yönünden pek çok faydaları vardır. Abdest alan bir müslüman, çevresi ile her zaman temas hâlinde olup kirlenen organlarını sık sık yıkayıp temizler ve böylece pislikten meydana gelen birçok hastalıklardan kendisini korumuş olur.

Özür Sahibi Olanların Durumu

AbdestAbdesti bozan şeylerden birinin bir namaz vakti kesilmeden devam etmesine "Özür"; böyle bir durumda olan kimseye de "Özür Sahibi" denir.
Bir hastalık sebebi ile burnundan kan akan veya vücudunun herhangi bir yerinden kan veya başka bir akıntı (damla damla idrar gelmesi, cerahat akması gibi) gelen kimse, namaz vakti içinde akıntı kesilince abdest alır, namazını kılar.
Eğer akıntı namaz vaktinin tamamında devam eder, abdest alıp namaz kılacak kadar bir kesinti olmazsa "Özür Sahibi" sayılır.
Bu durumda olan kimse, namaz vakti girdikten sonra akıntı devam ederken abdestini alır ve namazını kılar. Devam eden akıntının dışında abdesti bozacak başka bir şey meydana gelmezse bu abdestle vakit içinde istediği kadar namaz kılabilir, (kaza ve nafile namazları gibi.)
Özür sahibinin abdesti, namaz vaktinin çıkması ile bozulur, özür hâli devam ettiği süre her namaz için vakit girdiken sonra tekrar abdest alır.
Bu, özür sahiplerine dinimizin gösterdiği bir kolaylıktır.

4 Eyl 2010

Yolcu Namazı

NamazOnbeş günden az oturmak niyetiyle, yaya veya orta yürüyüşte onsekiz saatlik (90 kilometrelik) veya daha uzak yolculuğa çıkanlar dinde "YOLCU" sayılır.
90 kilometrelik bu yolculuğu trenle, uçakla, vapurla yapanlar da yolcu sayılırlar.
Dinimiz, yolcular için bazı kolaylıklar göstermiştir. Şöyle ki:
a) Yolcular 4 rekatlı farz namazları iki rekat olarak kılar.
b) Vakitte darlık varsa sünnetler kılınmayabilir.
c) Ramazanda dilerlerse ramazan oruçlarını tutmayıp bir başka zamana bırakabilirler.
d) Ayaklarına giydikleri "Mest"e 3 gün süre ile (72 saat) meshedebilirler.
Dinimizde güçlük yoktur. Yüce Allah'a ibadeti gücümüz yettiğince yaparız. Yolculara, hastalara ve özürlülere tanınan kolaylıklar bu sebeptendir.

Teravih namazı

NamazYalnız Ramazan'da her gün yatsı namazından sonra kılınır. Ramazan'da teravih kılmak sünnettir. Teravihten sonra vitir namazı kılınır. Teravih namazı 20 rekattir. Yalnız veya cemaatle kılınabilir. 2 rekatte bir veya 4 rekatte bir selam verilerek kılınabilir. 2 rekatte bir selam vererek kılmak daha faziletlidir.
Teravih namazı 2 rekatta bir selam verilerek kılındığında aynen sabah namazının sünneti gibi kılınır. 4 rekatta bir selam verilerek kılındığında ikindi namazının sünneti gibi kılınır.

Kaza Namazı

NamazBir namazı vaktinde kılmaya "Eda", vakti çıktıktan sora kılmaya da "Kaza" denir. Namazı bile bile, özürsüz olarak vaktinden sonraya bırakmak büyük günahtır. Namaz, kaza edilmekle yerine getirilmiş olur. Ancak vaktinden sonraya bırakıldığı için Cenab-ı Haktan af dilemek lâzımdır.
Beş vakit namazın farzları ile vitir namazı kaza edilir, vakit çıktıktan sonra sünnetler kaza edilmez. Yalnız sabah namazını vaktinde kılamayan kimse, aynı gün büyük kuşluk vaktine kadar farz ile birlikte sünneti de kaza eder. Kaza namazı kılmak için belirli bir vakit yoktur. Gündüz ve gece her zaman kılınır. Yalnız üç mekruh vakitte, yani güneş doğarken, güneş tam tepe noktasında iken ve güneş batarken kılınmaz.
Geçmiş namazları kaza ederken hangi günün hangi vaktinin namazı olduğunu bilemezse: "Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalan son sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet eder, diğer namazlar için de, kazaya kalan son öğle, son ikindi, son akşam, son yatsı, son vitir namazı diye niyet eder.

Sehiv Secdesi

NamazSehiv Secdesi Hangi Hallerde ve Ne Zaman Yapılır
a) Namazda farzlardan birinin unutularak geciktirilmesi.
b) Vaciblerden birinin unutularak geciktirilmesi veya unutularak yapılmaması hallerinde sehiv secdesi yapılır.
Namazdaki bu eksikliği gidermek için namazın sonunda sehiv secdesi yapmak vacibtir. Farzlardan birinin unutularak veya bile bile yapılmaması hâlinde namaz bozulacağı için sehiv secdesi ile tamamlanamaz, namazın yeniden kılınması gerekir. Vaciblerden herhangi birinin bilerek terkedilmesi durumunda sehiv secdesi yapılmaz, namazın yeniden kılınması gerekir.

Sehiv Secdesi Nedir, Nasıl Yapılır?
Namazın sonunda iki defa secde yapıp oturmak ve bu oturuşta Ettehiyyatü, Allahümme salli ve Allahümme barik'i okuyup selâm vermeye sehiv secdesi denir. Sehiv secdesi şöyle yapılır:
Namazın son oturuşunda yalnız Ettehiyyatü okunarak sağ tarafa selam verildikten sonra: "Allahü Ekber" diyerek secdeye varılır. Burada üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" denilir. Sonra "Allahü Ekber" denilerek kalkılıp oturulur, tekrar "Allahü Ekber" diyerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere "Sübhâne Rabbiye'l-â'lâ" söylenir ve "Allahü ekber" diyerek kalkılıp oturulur. Bu oturuşta, "Ettehiyyatü, Allahümme salli, Allahümme bârik ve Rabbenâ âtinâ..." duaları okunarak önce sağa, sonra sola selâm verilir. Buna sehiv secdesi denir.

Unutkanlık İçin Dua

DuaEuzu billahi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim

Unutkanlıktan kurtulmak ve zekanın açılması için...

Unutkanlık için

Hz. İbnu Abbâs (radıyallâhu anhümâ) anlatıyor:

"Hz. Ali İbnu Ebî Tâlib (radıyallâhu anh) Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a gelerek: "Annem ve bâbam sana kurban olsun, şu Kur'an göğsümde durmayıp gidiyor. Kendimi onu ezberleyecek güçte göremiyorum" dedi. Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) ona şu cevabı verdi: "Ey Ebûl-Hüseyin! (Bu meselede) Allah'ın sana faydalı kılacağı, öğrettiğin takdirde öğrenen kimsenin de istifade edeceği, öğrendiklerini de göğsünde sabit kılacak kelimeleri öğreteyim mi?"

Hz. Ali (radıyallâhu anh): "Evet, ey Allah'n Rasûlü, öğret bana!" dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber şu tavsiyede bulundu:

"Cuma gecesi (perşembeyi cumaya bağlayan gece) olunca, gecenin son üçte birinde kalkabilirsen kalk. Çünkü o an (meleklerin de hazır bulunduğu) meşhûd bir andır. O anda yapılan dua müstecabtır. Kardeşim Ya'kub da evlatlarına şöyle söyledi: "Sizin için Rabbime istiğfâr edeceğim, hele cuma gecesi bir gelsin." Eğer o vakitte kalkamazsan gecenin ortasında kalk. Bunda da muvaffak olamazsan gecenin evvelinde kalk. Dört rek'at namaz kıl. Birinci rek'atte, Fâtiha ile Yâsin sûresini oku, ikinci rek'atte Fâtiha ile Hâmim, ed-Duhân sûresini oku, üçüncü rek'atte Fâtiha ile Eliflâmmîm Tenzîlü'ssecde'yi oku, dördüncü rek'atte Fâtiha ile Tebâreke'l-Mufassal'ı oku. Teşehhüdden boşaldığın zaman Allah'a hamdet, Allah'a senayı da güzel yap, bana ve diğer peygamberlere salât oku, güzel yap. Mü'min erkekler ve mü'min kadınlar ve senden önce gelip geçen mü'min kardeşlerin için istiğfat et. Sonra bütün bu okuduğun duaların sonunda şu duayı oku:

"Allahım, bana günahları, beni hayatta baki kıldığın müddetçe ebediyen terkettirerek merhamet eyle. Bana faydası olmayan şeylere teşebbüsüm sebebiyle bana acı. Seni benden râzı kılacak şeylere hüsn-i nazar etmemi bana nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı olan celâl, ikram ve dil uzatılamayan izzetin sâhibi olan Allahım. Ey Allah! ey Rahman! celâlin hakkı için, yüzün nuru hakkı için kitabını bana öğrettiğin gibi hıfzına da kalbimi icbâr et. Seni benden razı kılacak şekilde okumamı nasîb et. Ey semâvât ve arzın yaratıcısı, celâlin ve yüzün nuru hakkı için kitabınla gözlerimi nurlandırmanı, onunla dilimi açmanı, onunla kalbimi yarmanı, göğsümü ferahlatmanı, bedenimi yıkamanı istiyorum. Çünkü, hakkı bulmakta bana ancak sen yardım edersin, onu bana ancak sen nasib edersin. Herşeye ulaşmada güç ve kuvvet ancak büyük ve yüce olan Allah'tandır."

Ey Ebû'l-Hasan, bu söylediğimi üç veya yedi cuma yapacaksın. Allah'ın izniyle duana icâbet edilecektir. Beni hak üzere gönderen Zât-ı Zülcelâl'e yemin olsun bu duayı yapan hiçbir mü'min icâbetten mahrum kalmadı."

İbnu Abbâs (radıyallâhu anhüma) der ki: "Allah'a yemin olsun, Ali (radıyallâhu anh) beş veya yedi cuma geçti ki Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)'a aynı önceki mecliste tekrar gelerek:

"Ey Allah'ın Resûlü! dedi, geçmişte dört beş âyet ancak öğrenebiliyordum. Kendi kendime okuyunca onlar da (aklımda durmayıp) gidiyorlardı. Bugün ise, artık 40 kadar âyet öğrenebiliyorum ve onları kendi kendime okuyunca Kitabullah sanki gözümün önünde duruyor gibi oluyor. Eskiden hadisi dinliyordum da arkadan bir tekrar etmek istediğimde aklımdan çıkıp gidiyordu. Bugün hadis dinleyip sonra onu bir başkasına istediğimde ondan tek bir harfi kaçırmadan anlatabiliyorum.

Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) bu söz üzerine Hz.Ali (radıyallâhu anh)'ye: "Ey Ebû'l-Hasan! Kâbenin Rabbine yemin olsun sen mü' minsin!" dedi."

[Tirmizî, Daavât 125, (3565)]


Unutkanlıktan kurtulmak ve zekanın açılması için bu dua okunur.

Euzu billahi mineşşeytânirracîm. Bismillahirrahmanirrahim

Ferdün, Hayyün, Kayyumun, Hakemun, Adlün, Kuddüsün. İyyake na'büdü ve iyyakenesta'in. İnna fetehna leke fethen mubina Dokuz defa okunacak. (Ya kebirü entellezi la tehdil ukulü livasfi azameti.) Bin defa okunacak.

Sonra evvela: (Subhane rabbiyel a'la.) denecek. Sonra, (Sübhane minennaril eflaki, biezkaril emlaki kema tüskinül arza biezkarizzakirine, kale li ezkari himiletin lil mahmuline, ve meskenetin lil miskinine, ve muherriketin lil mutehharrikine, sübhane men hüve külle yevmin hüve fi şe'nin.) okunacak.

Bundan sonra ihtiyaç neyse o söylenecek ve şunlar okunacak. ( Ya ğıyasel müsteğisine vela havle vela kuvvete illa billahil aliyyil azim.

Kaynak: Mecmuatül Ahzab